1. [21:12] | felemmâ eḥassû be'senâ iẕâ hüm minhâ yerküḍûn. | فلما أحسوا بأسنا إذا هم منها يركضون فَلَمَّا أَحَسُّوا بَأْسَنَا إِذَا هُم مِّنْهَا يَرْكُضُونَ |
---|
Elmalılı | Onlar azabımızın şiddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardı. |
Y. Ali | Yet, when they felt Our Punishment (coming), behold, they (tried to) flee from it.
|
Words | | |
2. [21:13] | lâ terküḍû verci`û ilâ mâ ütriftüm fîhi vemesâkiniküm le`alleküm tüs'elûn. | لا تركضوا وارجعوا إلى ما أترفتم فيه ومساكنكم لعلكم تسألون لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُوا إِلَى مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ |
---|
Elmalılı | "Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün ki, sorguya çekileceksiniz" dedik. |
Y. Ali | Flee not, but return to the good things of this life which were given you, and to your homes in order that ye may be called to account.
|
Words | | |
3. [38:42] | ürkuḍ biriclik. hâẕâ mugteselüm bâridüv veşerâb. | اركض برجلك هذا مغتسل بارد وشراب ارْكُضْ بِرِجْلِكَ هَذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ |
---|
Elmalılı | (Biz ona): "Ayağını yere vur! İşte sana yıkanılacak ve içilecek soğuk bir su" dedik. |
Y. Ali | (The command was given:) "Strike with thy foot: here is (water) wherein to wash, cool and refreshing, and (water) to drink."
|
Words | | |